PARA (PARAMIZ) PUL OLDU
"Para, değerini çok yitirdi" anlamına söylenir.
Öyküsü (1917'deki bir uygulama):
"Paramız pul oldu" biçimindeki deyim, Türk para- sının gerçekten "pul" olması yani "pulların para yerine kullanılması" üzerine Türk halkı tarafından oluşturulmuş bir deyimdir.
Şöyle ki:
Osmanlı İmparatorluğu, 20. yüzyılın başlarında özellikle ekonomik yönden çok zor, çok sıkıntılı günler yaşamaktaydı.
Hayat pahalılığının adamakıllı arttığı, ekonomik yaşamın allak bullak olduğu o günlerde piyasada "yoklar" arasına "bozuk para" bile eklenmişti!..
Esnafın, halkın, bankaların güç duruma düştüğünü gören yetkililer, çareyi "pulları para olarak kullanmakta" buldular.
İlk olarak 1917 yılında 1 kuruşluk "Hicaz" pulu "10 para yerine" kullanıldı!.. Ardından Viyana'da bastırılan 5 ve 10 paralık pullar, arkalarına kâğıt yapıştırılarak aynı değerde para yerine kullanıldı. Nispeten kalın ve dayanıklı kâğıtlara basılmış pullar para yerine kullanılırken, ince kâğıtlara basılmış olanlar "posta pulu" işlevini yaptılar!.. Ve o tarihten, yani 1917'den sonra Türk diline "Paramız pul oldu" deyimi girip yerleşti!..
Kitap dostu arkadaşlarımla birlikte okuduk öyküleri. Birlikte okumak ayrı bir keyifti.
Mitat Enç’in Uzun Çarşı’nın Uluları adlı kitabında 22 öykü yer alıyor. Geleneksel anlatıya sahip karakter hikâyeleri bunlar. Gaziantep yöresinin gelenekleri, yapıları, söyleyiş tarzını içinde barındıran hikâyelerde dönemin zihniyetini net olarak görebiliyoruz.
Sevgili okurlar merhaba:)Selahattin Demirtaş, deyim yerindeyse döktürmüş yine. Yazarin 5. Kitabı her kitabını büyük zevkle okudum .Bu kitabına gelecek olursak inanılmaz derecede merak uyandırıyor öyküleri.Sonuna kadar merakla okuyorsunuz .sizi diyardan diyara götürüyor desek yeridir.Ayrica mizahını sevdiğim bi yazar yer yer hüzünlendiren, yer yer gülmekten kendinizi alamadığınız bir kitap .Absürt hikayeler , bilim kurgu ,komedi .Güldürürken düşündüren ;)bu kitabı ön yargısız herkesin okumasını çok isterdim. Yazarın bütün kitaplarını bir siyasetçi olarak değil bi yazar olarak alıp okumanızı öneririm ;)iyi okumalar
“Bir masal iki parçanın bir araya gelmesiyle yapılır: Bu parçalardan biri masalın bedeni, öteki canıdır denebilir. Beden masalın kendisi, can ondan çıkan derstir.”
-
Jean de La Fontaine
1. Giriş:
Bu makale çalışması yalnızca Aisopos ve masallarına dair değildir. Aisopos öncesi Antik Yunan'da karşımıza çıkan masalsı metinlere, Aisopos'un hayatına,
Hepimiz Gogol'ün "Palto"sundan çıktık. -Dostoyevski
Nikolay Vasilyeviç, erken yaşta kurduğu hayalini sonunda gerçekleştirmişti. Gogol'ün 19 yaşında Petersburg'a yolculuğu ona şehrin güzelliklerini görme fırsatı vermişse de devlet memurluğu yapıyor olması bürokrasinin ne kadar laubali, yolsuz, klimalı kahvehane gibi bir sistem olduğunu
Dilinde tüy bitmek
ADAMıN BİRİ gevezeliği ile meşhur olmuş . Ne sustan ne durdan bilmez, ağzını bir kere açtı mı, kırmadık pot, devirmedik çam bırakmazmış . Aklı da biraz
kıtçaymış hani. Ağzından çıkanı kulağı şitmeyen cinstenrniş. İşte bu yüzden başına olmadık işler açılır, beklenmedik belalara bulaşırmış.
Dostları ikaz etmiş, sevenleri
VAKTİ ZAMANINDA bir köy camiinde, vaiz efendi
cemaate nasihat ediyormuş . Kurban Bayramı'mn
arefesi imiş. Vaiz:
"Ey Muhammed Ümmeti" demiş . Yarın kurbanları
mzı keseceksiniz. Bilesiniz ki, bu büyük bir sevaptır.
Kestiğiniz kurbanları Allah kabı1l etsin. Şunu unutmayın ki, köyümüzde fakir fukara çoktur. Fukaraya et dağıtınız. Evceğizleri şenlensin. Hem böylecesevabınıza
sevap katarsınız, Bugün kurban ettiğiniz hayvanlar yarın Sırat Köprüsü' nde sizlere binek olacak,"
Cemaatin içinde saf yürekli bir delikanlı varmış,
Buncağızın anası olacak kadın pek bi dmriymİş, Kurbanı kesmesine kesermiş ama, zırnık lokma kimselere
dağıtmaz, kavurma eder küplere bastırırmış , Delikanlı
vaazdan sonra usul usul vaiz efendinin yanına varıp:
"Hocam, benİm ana m kurbanı kesmesine keser de,
kimselere dağıtmaz, kavurma eder küplere bastırır.
Acaba o sıratta neye binecek?" diye sormuş,
Vaiz, delikanlının bu samimi sorusuna şaka ile karışık cevap vermiş:
"Oğlum senin anan da küplere binecek! "
•••
Bu deyim, hikayesindeki anlamından çok farklı olarak, "çok kızmak, öfkeden delirmek" manasında kullanılır.
YÜK TAŞIMAKTAN bıkıp usanan bir deve, başını almış, dağlara kaçmış. Sık ormanlar, bol otlu yerlerde dolaşıp gezerken, kendisi gibi kaçkın bir eşek görmüş. Onunla arkadaş olmuşlar. Bol bol gezmişler, tozmuşlar, yemişler, içmişler. Rahatlık onlara yaramış; iyice semirrnişler. Eşek semirdikçe, başlamış keyfe gelip
anırmaya ...
Deve:
"Yapma